29 Nisan 2015 Çarşamba

OPERASYON 1915 ÇANAKKALE & OZAN BODUR

 
 
 
 
PUPA YAYINLARI imzalı kitabı tarih öğretmeni olmam sebebi ile mutlaka okumam gerektiğine karar vermiştim.Okuyunca kafamda tam olarak oturması için bir kez daha tekrar ettim.
 
Yani üstüste 2 kez okumuş oldum.Dip notlarındaki kişiler ve olaylar oldukça güzel anlatılmış.Kesinlikle muazzam bir araştırma ve bilgi cenneti adeta.Etrafımdaki pek çok insanada uzun uzun kitapta geçen olayları ve kişileri anlattım.
 
Mutlaka ve mutlaka okunmalı farklı ve heryerde olmayan pek çok bilgi mevcut.Eminim pek çok kişinin duymadığı savaşlardan ve şahıslardan bahsediliyor.Okuyunca  ezbere bildiğimiz  çoğu şeyin altında yatan gerçek sebepleri öğrenmekle birlikte doğru bildiğiniz yalanlara öfke duyuyor olacaksınız...
 
Çanakkale Savaşı'nın başlamasının İngiltere açısından,Osmanlı Devleti açısısından ve İsrail'in kurulması açısından önemini birde bu kitaptan okuyun..
 
Boer Savaşının affedilmez gerçeği...Taksimdeki Atatürk Anıtında Atatürk'ün yanında canlandırılan generallerin kimliği...Arap isyanı..Ermeni isyan faaliyetleri...Kimyasal silah denemeleri,Nili Teşkilatı... Çanakkale Savaşında Enver Paşa...Osmanlı Devletini yıkmak için gençler üzerinde oynanacak oyunların raporlar ve daha neler neler..
 
Çoğu kitapta bulunmayan pek çok bilgiyi bulacaksınız...
 
 
 
"Halep;"KAYI " adlı çocuğu büyütüp gazalara saldıktan sonra otağında evlatlarını bekleyen şefkatli
 
bir Türkmen anasıydı...
 
Ve ötesi...
 
Bizi biz yapan değerler için öylesine değil,ölesiye önemliydi..
 
Ötesi Kudüs,ötesi Mekke,ötesi Medine ve ötesi hikmet "
 
 
 
 
"Sesler ,iniltiler,feryatlar ve uzaktan duyulan patlamalar derken bir postalın karnına doğru
 
bastırdığını farketti.Son bir gayretle başını kaldırıp baktığında yüzünde gaz maskesi takılı olan bir
 
İngiliz yüzbaşısı görmüştü.Kafasına doğrultulan silahtan çıkan mermi şle şehit olmadan önce işittiği
 
son sözler ibret vericiydi;Çanakkale'nin intikamı ! "
 
 
 
 

24 Nisan 2015 Cuma

 
 

                                                            Eser Adı:HİLEKAR
                                                            Dili: Türkçe
                                                            Yazar: R. GAYE ÖNEL
                                                            Yayın Yönetmeni: Nurettin Hacıkurtiş
                                                            Son Okuma: Sevtap Selin
                                                            Kitabın Türü: Roman
                                                            Özellikler
                                                            Cilt Bilgisi: Karton Kapak
                                                            Kâğıt Bilgisi: İthal Kâğıt
                                                            Baskı Tarihi: Nisan 2015
                                                            Sayfa Sayısı:352
                                                            Kitap Boyutları: 13,5cm x 21cm
                                                            ISBN No: 978-605-4799-82-4
                                                            Etiket Fiyatı:20TL
                       www.postigayayinlari.com twitter.com/postigayayin facebook.com/postigayayin



                                ŞEYTANA AŞIK OLMAK  MI? DAHA NELER!
                                                          R. Gaye ÖNEL’den

 “O kız bir avcı. Minik, hırçın, şeytanı bile baştan çıkarabilen bir baş belası.
Ondan kurtulmalıyım, bu taş kalbimde bir ateş yanmadan onu yok etmeliyim.
Ağabeyimin yaptığı hatayı yapmayacağım. Hiçbir dişi için değmez.
Sıradaki veliaht benim ve kral olacağım.”

                                                         Aidanhell
“Aidanhell kana susamış kaçığın teki. O kadar karanlık bir ruhu var ki onu durmadan tekmelemek istiyorum. Onunla
beraber olduğum her saniye cehenneme bir adım daha yaklaşıyorum. Ama yine de ondan  korkmuyorum
Ben... Sanırım...Ona alışıyorum.
Bu vazgeçemeyeceğim kadar yakıcı bir ateş.
Şeytanımın derin kahverengi gözlerinde bazen kurtuluşumu görüyorum.
Ama biliyorum, gerçeği öğrendiğinde beni affetmeyecek.
Kim bir hilekârı affedebilir ki?”
Cassie




 
 



                                                      Eser Adı: RÜZGAR ÇANI
                                                      Dili: Türkçe
                                                      Yazar: AYNİL BEYLİK DEĞİŞMEZ
                                                      Yayın Yönetmeni: Nurettin Hacıkurtiş
                                                       Editör: Tayla Serpil Mızrak
                                                       Sayfa Tasarımı: Ceyda Çakıcı Baş
                                                       Kapak Resmi: Serhat Filiz
                                                       Kapak Uygulama: Murat Gündoğan 
                                                       Kitabın Türü: Roman
                                                       Özellikler;
                                                       Cilt Bilgisi: Karton Kapak
                                                       Kâğıt Bilgisi: İthal Kâğıt
                                                       Baskı Tarihi: Nisan 2015
                                                       Sayfa Sayısı:360
                                                       Kitap Boyutları: 13,5cm x 21cm
                                                       ISBN No: 978-605-4799-85-5
                                                       Etiket Fiyatı:20TL
                               www.postigayayinlari.com twitter.com/postigayayin facebook.com/postigayayin




                                                Aynil Beylik Değişmez’den
                                                           RÜZGAR ÇANI

Geçirdiği hastalığının yanı sıra terk edilmenin üzüntüsünü İstanbul’da
bırakarak, hayalini kurduğu pastaneyi açmak için Urla’ya gelen Berna’yı,
sevdiği ve başarılı olduğu mimarlık mesleğini bırakmayı göze alan kardeşi
Nil yalnız bırakmamıştı. Nil’in aşkı bulduğu bu şirin belde,
Berna’ya da cömert davranıp geçmişin izlerini silecek miydi?
Rürgar çanının sakin ve huzur veren sesiyle birlikte pastaneye
girdiği gibi, Berna’nın kalbine de yerleşen Demir, genç kızı  ‘Her işte bir hayır vardır.
Sakın isyan etme. Her kapanan kapı, yeni bir ışığa yol almak üzere tekrar açılır,’
sözüne inandırabilecek miydi? İki gencin yoğun duygularla yaşadığı aşk günden
güne alevlenirken, Berna’nın içini kemiren, sevdiği erkeğe açıklayamadığı
sırrı neydi?  Peki, genç kız sevdiği erkeğin geçmişi hakkında ne biliyordu?
Bu kitap geçmişte yaşadıkları acıları unutmak isteyen iki gencin yaşadığı tutkulu
aşkın yanı sıra, size umudu ve hayalleri tüketmeden yaşama dört elle sarılmanın
ne kadar önemli olduğunu ve hayatın umutsuzluklarla, pişmanlıklarla
harcanamayacak kadar kısa olduğunu anlatmaktadır.

“Hayat başlar ve biter. Önemli olan ne kadar yaşadığınız değildir.
Başlama ve bitiş tarihi arasındaki o kısa çizgide neler yaşadığınız önemlidir.”
Unutmayın! Her yeni gün yeni umutları da beraberinde getirir.
Hem de hiç beklemediğiniz bir anda…

21 Nisan 2015 Salı

Piri Reis ve Nostradamus & SERCAN LEYLEK




                                          Piri Reis ve Nostradamus & SERCAN LEYLEK

 
 
Postiga Yayınları'ndan çıkan SERCAN LEYLEK'in tarihi kurgu romanını ilk gördüğüm andan okuyana dek merak etmiştim. Tarih mezunu olmam sebebi ile Piri Reis her daim ilgimi çekmiştir. Hele ki sağlam bir kurgusu varsa bu tarz kitaplar benim için bir hazinedir.
 
327 sayfa olan romanı bitirdiğimde mutluydum çünküüüüüü çok beğendim. Karakterlerine bayıldım ,havada kalmayan kişiliklere sahiptiler. Tarihi kurgu romanları bazen çok yapmacık oluyor okurken havada asılı kalıyor çoğu olay. Bu kitapta kesinlikle öyle bir durum söz konusu olmadı hep bir sonraki bölümü merak ettim. Dilinin akıcı ve sade olmasıda önemli bir etken tabiki...
 
Bence tarihi dönemleri yazan yazarlar aynı zamanda tarihide sevdirme misyonunu üstlenmiş oluyorlar. Konuya yada kahramana dikkat çekerek okuyucuyu daha fazla araştırmaya sevk ediyorlar. Bu anlamlı kitabında hakettiği yeri bulmasını dilerim.
 
Kesinlikle zevk aldığım bir roman oldu ,tavsiye ediyorum mutlaka okunmalı .Yazarın ilk romanı olan CYDONIA'yı da edinip okumak istiyorum..
 
Ustaca bir kurgu ve zekice gözlemler bir romandan başka ne bekleyebilir ki bir kitap kurdu :) Mutlu muyum evet mutluyum kitap bittiğinde...
 
 
 
 
 
Kitabımızda 2 farklı zamanda vuku bulan olaylar anlatılıyor...
 
Böbrek CA olan ve Osloda yaşayan Tuna'nın üzerinde yeni bir yöntem bir tedavi yöntemi deneniyor. Ve bu arada hastane ve dr larla olan iletişimi anlatılıyor. O kadar gerçekçi anlatılmış ki bazı bölümler kendimi Üroloji ve Onkoloji servisinde gibi hissettim.
 
Osloda yaşam hakkında da tüyolar alıyorsunuz okurken. Tuna eline geçen bir takım tarihi belgeler neticesinde kendini hiç ummadığı olayların içinde savrulurken buluyor..Oslo'dan Rodos'a uzanan gizemli bir serüven yaşayacaktır...
 
Diğer tarafta ise büyük Türk denizcisi Piri Reis ve Nostradamus konu edilmiş...Piri Reis ve Nostradamus'un hayatlarının bir bölümünde karşılaşması üzerine kurgulanmış olaylar. 500 yıl önce çizdiği haritaların sırrı hala çözülememiş olan Muhiddin Piri'nin, amcası Kemal Reis'in mirasına sahip çıkabilmek için Göke'ye ayak basışı, yaşadıkları ve orada tanıştığı genç dr ve kahin Michel..
 
Gökedeki önemli iki karakter BİTLİ EL ve CANDAR BEKİR ...
 
BİTLİ EL, sıradışı ve güçlü bir karakterdi kesinlikle.Kitapta en ilgimi çeken kişi o oldu..
 
 
 
 
 
 
"Kişiye özel dinin çıktığı nerede görülmüş? Şeriat yağmur gibidir. Altında duran herkesi ıslatır. Kalkmış birde imanım kusursuz diye haykırıyorsun ! "
 
 
"Yerde yarım arşın eninde bir yol olsa, insan hiç kuşkuya kapılmadan rahatlıkla yürür. Fakat yüksek bir duvarın üstünde gitsen, yolun genişliği iki arşın olsa, yine de eğri büğrü gidersin. Hatta gönlüne düşen kuşku yüzünden belki de düşersin, İşte bu gâvur da gönlündeki vehim yüzünden derbeder oldu."
 
 
 
"Bir uygarlık, tamamı ile barışçıl hale gelmedikçe yıldızlara ulaşamaz."
 
 
 
" Zihinlerinizde gördüğüm kadarıyla hala anahtar üretiyorsunuz. Demek ki uygarlığınız henüz bu kanunun ışığını dahi göremiyor. Bir medeniyetin anahtar, para, silah gibi araçlar üretiyor olması, bireyleri arasında güven tesis edilemediğini kanıtlayan başlıca unsurdur. "
      





16 Nisan 2015 Perşembe

KESİŞEN HAYATLAR KAFESİ & DEBORAH SMITH

 
 
KESİŞEN HAYATLAR KAFESİ & DEBORAH SMITH
 
 
 
 



Novella Yayınları her daim okuyucuyu güzel kitap kapakları ile etkilemeyi başaran yayınevlerinden biridir. Kitabın tanıtımını gördüğüm andan itibaren gerek konusuna gerekse kapağının o samimi ve içine çeken havasına kapıldığım doğrudur.Okuyunca yanılmadığımı anladım bir kez daha...

Kitap oldukça içten ve samimi bir dille kendisini okutuyor. Tabiki buda çevirmenin başarısından kaynaklanıyor.. Konuda aynı şekilde içtenlikle işlenmiş..


Kitap ana karakter olan Cathy ve Thomas'ın dilinden anlatılıyor. .Böylelikle ne hissettiklerini detaylı olarak kendi ağızlarından okumuş oluyoruz..


 Kısaca konuyu değinmek gerekirse; Ünlü bir film yıldızı olan Cathy,paparazziler tarafından takip edilirken bir trafik kazası geçirir ve güzellliğini kaybeder.. İçine kapanır ve kariyeri ile ilgili kayıplar yaşamaya başlar...

Thomas; eşi ve oğlunu 11 Eylül saldırısında teröre kurban vermiş, parlak kariyerini bırakarak ülkenin dağlık bölgesinde inzivaya çekilen başarılı bir mimardır...Ona kırsal kesimde destek olan yeni dostları Delta ve eşidir..

Delta ise kuzeni Cathy ile iletişim kurmaya çalışan, çörekler yaparak Kesişen Hayatlar Kafesi'nde güzel yemekler sunan, görmüş geçirmiş,dost canlısı bir insandır.

 
Cathy ve Thomas'ın hayatı bu dağlık bölgede beklenmedik bir şekilde kesişecektir...
 
Beni en etkileyen bölümlerden biri ise şüphesiz Ivy ve Cora adlı çocukların evlat edinilmesi ve onlara açılan kucak oldu. Doğurmadanda ,kan bağı olmaksızın anne olunabileceğine işaret ediyor.
 
Korkuların üzerine gitmek gerektiğini, öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmanın mümkün olduğunu gözler önüne seriyor kitabımızda yaşananlar.
 
Umudun tükendiği anda dostluğun tüm sorunların üstesinden gelebilecek kadar sağlam olduğunu, önemli olanın yüz güzelliği değil, kalpte duyulan aşk olduğunu ifade eden çok güzel satırlara rastlayacaksınız.
 
 
 
 
Hayat hiç ummadığımız anda bize farklı pencereler açıyor ve biz ayakta durmak için en yakınlarımızın desteğine ihtiyaç duyuyoruz tıpkı kitapta Delta ve cafesinin başına gelenler gibi.. Gözlerim yaşararak okuduğum satırlar bu bölümde oldukça yoğundu :(
 
Başlarda Thomas'ın eşine üzülmüş olsam bile ilerleyen bölümlerde okuduklarım üzerine sadece Eltan'a üzüldüm :(
 
 
KESİŞEN HAYATLAR KAFESİ; bana göre küllerinden yeniden aşkla,sevgiyle,dostlukla doğanların hikayesi...
 
Mutlaka okunmalı..Umuda dair..Aşkın gücüne dair her ne varsa bu romanda güzel bir şekilde anlatılmış..
 
 
 
 
 
"Ruhların coğrafi aidiyetleri yoktur,bilirim. "
 

 
 
"Evli insanlar aslında kastetmedikleri, altını dolduramayacakları bir sürü laf ederler. Ama en azından denerler. Zaman zaman elbette ki herkes birbirini hayal kırıklığına uğratır. Ne olmuş yani? Evlenen insanlar hiç kavga etmese, birbirine surat asıp ikide bir aynı kavgaları tekrar etmese, evliliğin ne tadı kalır? "
 
 
 
"Ya şimdi ya asla. İnsanların seni nasıl görmesini istersen onlar da seni öyle görür.
Ama onlara asıl olduğun kişiyi göstermelisin. Onların senin olduğunu sandıkları kişiyi değil. Anlat onlara. Anlat. Anlat. "
 
 
 
"AŞK YOLUNDA KESİŞEN HAYATLAR, UMUT ETMEYİ DE BU YOLDA ÖĞRENİR. "




13 Nisan 2015 Pazartesi

KAPAN & SIMON BECKETT






                                           KİTAP ADI; KAPAN
                                           KİTABIN ORİJİNAL ADI;STONE BRUISES
                                           YAZARI;SIMON BECKETT
                                           YAYINEVİ;İTHAKİ YAYINLARI
                                           ÇEVİRMEN;ASLIHAN KUZUCAN
                                            TÜRÜ;GERİLİM




                                             "Kaçabilirsin ama gerçekten saklanabilir misin? "


 İthaki Yayınları tarafından yayınlanan oldukça merak ettiğim bir kitabı daha bitirmiş bulunmaktayım.Severek okudum,İthaki Yayınları ; okurken,ustaca çevirileri ve kusursuz editasyonları ile okura ve emeğe büyük saygısı olan bir yayınevi bence.Okurken yormuyor okuyucuyu.Kitabı seversin sevmezsin o tartışılır ama yayın kalitesi açısından her zaman takdir ettiğim bir çizgidedir.

Kitabı hızla okudum 344 sayfa su gibi aktı gitti.Ve sonunda oldukça şaşırdım beklemediğim bir şekilde bitti.Ters köşe olmayı seviyorum özellikle gerilim kitaplarında.

Sean,Londradaki yaşamından kaçarak  uzaklaşır.Dinlenmek amacı ile girdiği bir ormanda kapana basar.Sıcağında etkisi ile daha fazla yanan canı ona bilinç kaybı yaşatır.Uyandığında bir çiftliktedir.
Ayağında büyük bir yarası vardır.

Çiftlik sahibi huysuz bir adam olan Arnaud,yaşlı ve konuşmayan ihtiyar Georges,büyük kız Gretchen ve kardeşi Mathilde...Birde Gretchen'in bebeği ile çiftlikteki hayatı anlamaya çalışan Sean yavaş yavaş iyileşir ve ayaklanır.Bir süre çiftlik işlerinde onlara zoraki  olarak yardımcı olmaya başlar..

Bir yandan yeni yaşamını anlamaya çalışırken bir yandanda Londradaki yaşamı ve eski kız arkadaşı Chloe aklına gelmektedir...

Yazar o kadar gerçekçi anlatmışki çiftlikteki domuz ahırlarının kötü kokusu sanki burnuma geldi okurken :)

Çiftlik dışında yaşayan insanların Arnaud'un ailesine olan öfkesi Sean'ın kafasında soru işaretleri oluşturmaya başlar ve aile içi ilişkileri çözmeye çalışmaktadır.

Mathilde'nin kendisine olan ilgisini  bertaraf etmeye çalışan Sean, bir taraftanda  Gretchen'in  bebeğinin kimden olduğunu ve bebeğin babasına ne olduğunu düşünmektedir.Çantasında sakladığı gizli paketininde bulunmaması için onu saklar..

Yavaş yavaş olaylar çözülür ve şok bir son bekliyor kitabı okuyanları..

Arnauddan ölümüne nefret ederken..Gretchen'e inanılmaz üzüldüm ..Mathilde'ye kitap boyu kızsamda yaşadıkları nedeni ile akıbeti beni çok etkiledi..

Sıradışı farklı bir çiftlik hikayesi okudum ve tavsiye ediyorum..Okumaya değer...


 
"Bir an sonra içime çöreklenen depresyonun uçup gittiğini farkettim.Bir bardak daha şarap alıp ormanın üstünden uzak tarlalara baktım.Tek ses,cırcır böceklerinin gece korosuydu.Ne araba ne de insan vardı.Her yere mutlak bir huzur hakimdi.
Burası saklanmak için mükemmel bir yerdi. "
 
 
 
 
"Chloe2nin şövalyesindeki boş tuvale hiç dokunulmamıştı.Haftalardır da öyleydi.Bu küçük daire ile özdeşleştirdiğim yağ ve terebentin kokusu bariz bir şekilde kaybolmuştu.
Yanımda kıpırdandığını hissettim.
"Ölümü hiç düşündün mü ? " diye sordu.
 
 
 
 
"Cebinden deri bir cüzdan çıkarıp içindeki epey buruşmuş olan fotoğrafı alarak önüme koydu.Fotoğrafta kendinden daha genç,daha uzun ve pek yapılı sayılmayan bir adamla yeşil bir kamyonetin önünde duruyordu. "
 
 
 
 
 
"Bilmiyordum.Belki de çiftliğin sırlarıyla öyle lekelenmiştim ki,var olmayanları da görüyordum."
 
 

TRENDEKİ KIZ & PAULA HAWKINS

 
 
 
 
 
 
Kitabın yayınlanacağını duyduğum andan itibaren merakla beklediğim kitabı nihayet bitirmiş bulunmaktayım. Bitirincede oturup hemen yazamadım uzun uzun düşündüm çünkü şok edici bir sonla şaşkına düşmüştüm.Ters köşe oldum ve yazarın kurgusuna hayran kaldım.
 
İthaki Yayınları her daim kaliteli eserler ile bizi buluşturuyor,editasyon kusursuz oluyor ve özenle seçilmiş kitaplar okuyoruz.Kitabın kapağı kesinlikle harika uzun zamandan beri böyle güzel bir kitap kapağına rastlamamıştım..,
 
Trendeki Kız,yazarın ilk polisiye romanı imiş.Bence devam etmeli çünkü her zaman böyle güzel psikolojik tahliller yapan kitaplara rastlamıyoruz.
Kitabımız 3 farklı kadının ağzından anlatılıyor.
 
RACHEL;eşi Tom'dan alkol sorunu yüzünden ayrılmak zorunda kalsada ona hala deli gibi aşık ,aynı zamanda aldatılmayı hazmedemeyen bir kadın.
 
MEGAN;eşi Scott ile birlikte tren yolu güzergahında yaşayan,dışarıdan bakıldığında mutlu bir evliliğe sahipmiş gibi görünen bir kadın.Bir gün ortadan kayboluyor ve nasıl bulunduğunu okuyarak anlayalım diyorum :)
 
ANNA;Tom'un Rachel'den sonraki eşi.Eşini ve bebeğini çok seven fakat kocasının eski eşi tarafından rahatsız edilmekten hoşlanmayan bir kadın.
 
Rachel,her gün geçerken hayaller kurduğu ailede yaşanan gariplikler üzerine olaya müdahil olarak dedektifler ve Scottla birlikte olayı çözmeye çalışan alkolik ve obsesif bir tip.Zaman zaman yaşadığı bilinç kaybı nedeni ile olayları anlamlandırmamaktadır.Etrafa güven telkin etmeyen bir kişilik sergilesede olayların düğümünü çözülmesinde etkili olacaktır.
 
Karakterler özelliklede Rachel,inanılmaz etkileyici bir kişilik olarak kitapta yer almaktadır.360 sayfa olan kitap oldukça akıcı bir dille sizi sıkmıyor.
 
Kesinlikle tavsiye ediyorum,okumadan geçmemeli...
 
 

 
 
"Tek istediğim her şeyi unutup eve gitmekti.Tren istasyonuna doğru yürüken sırtımı her şeye dönmeye hazırdım.Sonra tren yolculuğunu, o hatta her gün evin önünden -Megan ile Scott'un evinin- geçip gittiğim yolculukları düşündüm."


"Artık bu konu benim için kapanmalıydı.Bütün bu süre boyunca hatırlamam gereken,gözden kaçırdığım bir şey olduğunu düşünmüştüm.Ama yoktu.Önemli bir şey görmemiş ve korkunç bir şey yapmamıştım."



Fotoğraflar için DEMET AKPINAR CELLAT'a teşekkürler....

9 Nisan 2015 Perşembe

AŞIK OLMAK İŞİN KOLAY YANI & ANDY JONES




Kitap Adı : Âşık Olmak İşin Kolay Yanı
Yazar : Andy Jones
Türü : Romantik
Kitap Editörü : Arzu Sarı
Kapak Uygulama : Yasin Öksüz
Baskı Tarihi ;Nisan 2015
Çeviri : Uğur Mehter
Baskı Sayısı : 1. Baskı
Fiyatı: 20 TL
ISBN: 978-605-9144-05-6
Barkod : 9786059144056
Sayfa :432
Ebat :13,5 X 21
DAĞITIM TARİHİ:
17 NİSAN 2015

Ben William Fisher. Size her şeyi bütün ayrıntılarıyla anlatacağım, hem de en başından…
Onu görür görmez düşündüğüm ilk şey hayatımın kadını olduğuydu.  İlk başta, tıpkı âşık olan her insan gibi ayaklarım yerden kesilmişti.
Her şey mükemmeldi, adeta birbirimiz için yaratılmıştık. Sonrası mı? Sonrasında işlerin pek de düşündüğüm gibi gittiği söylenemez...
Anlatacaklarım belki size de tanıdık gelecek… ve belki de bizim hikâyemiz, aslında sizin hikâyeniz ve hatta hepimizin hikâyesi… KİM
BİLİR!
“İçten, sürükleyici, acısıyla tatlısıyla çok eğlenceli.”
-Jenny Colgan
“Yanlış görünen, ama tamamen iyi hissettiren bir aşkın hikâyesi. Bu kitap doğru yerde, doğru zamanda sizi sıkıca saracak.”
- Louise Candlish 

“Dokunaklı, eğlenceli ve gerçek! Andy Jones'un bir aşkın sonrasında neler olduğunu anlattığı bu romanı biran kahkahalar attırıyorsa, bir
sonraki anda ağlatıyor.” 
Jane Costello 

“Âşık olmak, âşık kalabilmek, sürprizler, beklentiler, uyum, tavizler ve aklını kaçırmadan ya da yanındakine zarar vermeden bunların
tümüyle baş etmek hakkında yazılmış, inanılmaz olaylar örgüsü olan mükemmel bir kitap.”
-Daily Mail

Yazar iki kızı ve eşiyle birlikte Londra’da yaşamaktadır. Daha öncesinde çocuk kitapları yazan yazarın kitapları arasında George
was Bored ve As Something as an Aardvark vardır. Yazarın Âşık Olmak İşin Kolay Yanı’nın dışında Girl 99 adlı bir romanı ve kısa hikâyelerin yer aldığı Untogether Lives adlı bir kitabı da bulunmaktadır.

8 Nisan 2015 Çarşamba

BIRAKMA ELLERİMİ &AYŞEGÜL ÇİÇEKOĞLU

 
 
 
BIRAKMA ELLERİMİ &AYŞEGÜL ÇİÇEKOĞLU
 
#OLİMPOSYAYINLARI tarafından yayınlanan kitabımız kapağı ile ilk etapta dikkat çeksede okudukça hoş ve içten anlatımı ile kitabın içine sizi adeta hapsediyor.Biraz okuyayım diye başladığım andan itibaren elimden bırakamadım ve 1 akşamda okudum.Her hikâye için bu söz konusu olmuyor tabiki,yazar duyguları çok güzel bir şekilde yansıtmış  kitabımıza.
 
Kısaca konusuna değinmek istiyorum;yıllarca yaşadıkları birlikteliği evliliğe taşıyan ELİF&TOPRAK çifti Toprağın ani boşanma sebebi ile ayrılırlar ve Elif inanılmaz bir yıkım yaşayarak yaşadığı şehri terkeder.Kendine başka bir şehirde yeni bir hayat kurmak istemektedir.Toprak ise Elif'i hala çok sevmekte ;Elif bilmesede onu her daim takip etmekte ve yaptığının yanlış olduğunun idrakına varmaya başlamaktadır.
 
Elif yeni işinde ve şehrinde hayatına yön vermeye çalışırken ona çelme takmaya çalışan insanlarla uğraşırken yardımına koşan patronu ile yakınlaşma yaşayacaktır.Olaylar yakışıklı ve gözü pek patronun olaylara hızlı girişi ile ivme kazanıyor...
 
Erdem ve Masal nefret ettiğim iki kitap karakterinin arasına hızlı bir giriş yaptı,maalesef ki bu tipler hemen hemen her sektörde karşımıza çıkmaya devam etmektedirler..
 
Toprak gibi kaybettikten sonra pişman olarak ardında gözü yaşlı bıraktıkları kadınların doğrulmaya başladığında onların değerini anlayan erkeklerin varlığınıda yok saymamak gerekir :)
 
 
 
 
 
"Ertesi gün,kahvaltı bile etmeden otelden çıktım.Elif'i kaçırmak istemiyordum.Yine sitenin giriş çıkışını  görecek şekilde beklemeye başladım.İşe gitmesi gerekiyordu.Bir yandan da aldığım gazeteleri okuyordum.Dün bir basın toplantısı düzenleyip,aralarındaki ilişkinin yanlış anlaşıldığını söylemişlerdi."
 
 
Kitapta olaylar hem Toprağın, hem Elif'in, hemde Elif'in patronunun ağzından anlatılmaktadır.Bu yüzden duyguları oldukça net bir şekilde hissederek okuyabiliyorsunuz.
 
 
 
"Söylediğim  cümleyi yanlış anlamıştı.Gözlerindeki umudun yavaşça hüzne dönmesini seyrettim.Bir süre daha bana baktı ve elimi bırakmak üzere olduğunun hissettim,gözlerinin içine bakarak  "Bırakma Ellerimi" dedim.
 
 
 
 
"Sonunda son gece onunla baş başa yemek yedim ve hayatımda biri olduğunu söyledim.Bu tür davranışları bundan sonra hoş karşılamayacağımı bildirdim ve bundan rahatsızlık duyarsa da işi bırakması gerektiğini anlattım.Israrla kim olduğunu öğrenmek istedi ama Elif'i onun önüne atamazdım...

 
 
Kitapta en sevdiğim karakterlerden biri hiç kuşkusuz Handan Anne oldu.Ilımlı,olumlu ve cesaret verici sözleri ile tam bir hanımefendi; anne ve kayınvalide kişiliği sergiliyor idi...Elif'in ailesinin davranışları ile kızlarına her daim destek oluşları ise oldukça güzel yansıtılmış,örnek alınası bölümler idi.

 
 
Umudun,hayata yeniden tutunmanın ve aile kavramının ne denli önemli olduğunu gözler önüne seren güzel bir kitap okudum.Kaybettikten sonra değil sahip iken kıymet bilmenin önemli olduğunu anlatıyor..Sevginin önemini ve sevince hayatın güzelleştiğini.Aldatılmanında affının olamayacağını...
Teşekkürler böylesine gerçekçi ve okunası bir romanı bizlerle buluşturduğu için #OLİMPOSYAYINLARI ve #AYŞEGÜLÇİÇEKOĞLU 'na...