28 Ekim 2015 Çarşamba

AŞK HİÇ BİTER Mİ ? & FULYA GÜMÜŞPALA TEKE


 
 



Merhabalar...
Tatil öncesi güzel bir kitabı daha bitirdim. İçim rahat olarak çıkabilirim yola .
494 sayfa olmasına rağmen su gibi akıp giden bir kitaptı.
Özlemişim böyle temiz aşk hikayelerini okumayı.
 
Roman, yazarımızın gerçek hayattan esinlenerek yazdığı kendi anne ve babasının hikayesi imiş. Bunu duyunca okumayı daha çok istedim . Kader kavramını hatırlamak ve itikatı güçlendirmek için bir vesile oluyor aslında.
 
Yazarın yayınlanan ilk kitabı bu kitap.2.kitabı ŞEYTANIN HATIRASI idi onu daha evvel okumuştum. Yazarın kalemini sevdim. Okuyanı yormayan ama heyecanlandıran , akıcı bir kalemi var. İsterim ki başka kitapları da yayınlansın ve bizlerle buluşsun. Çünkü gerçekten herkes tarafından keşfedilmesi gereken bir yazar.

Bölüm başlarına konulan şarkı sözleri anlatıma çok hoş bir tını katmış. Sanki kulağıma o müzik sesleri geldi.. Buda yazarın anlatımdaki etkileyiciliğinden kaynaklanıyor olsa gerek.
 
AŞK HİÇ BİTER Mİ ? adlı kitabımızın konusuna gelirsek ;
 
Büyük bir aşk ile evlenen Cengiz ve Füsün'un hikayesi. Kitap 2007 yılında kemoterapi için hastaneye yatan Cengiz ve eşinin hatıraları hatırlaması ile başlıyor.1957 yılına kadar uzanıyor. İkiside asker çocuğu olan gençlerin Çorluda başlayan aşk hikayesi, paşa çocuğu olduğu için sürekli yer değiştiren Cengiz'in farklı şehirlerdeki yaşantısı ile devam ediyor. Füsun ise lise ve üniversite için İstanbulda kalıyor. Bu süreçte yaşadıkları ve "Ey aşk sen nelere kadirsin" denilecek cinsten yaşantılar göze çarpıyor.
 
Günümüz yaşantılarının aksine, nasıl güzel ve saygın aileler dedim okurken. Sevginin ve saygının hakimiyeti...Aile bağlarının kutsallığı...Aşkın son nefese kadar devam edişi..  Dostlukların ne kadar mühim olduğu..Muazzamdı..
 
Cengiz'in babası RAGIP GÜMÜŞPALA'nın  bir dönem Genel Kurmay Başkanlığı yapışının ve parti çalışmalarının  anlatıldığı bölümlerde ülkenin sosyal yapısı hakkında da bilgi ediniyoruz. 
 
Füsun'un babaannesi Elmas Hanım'a bittim ben bu arada :))) Nasıl tatlı idi. Hele o Büyükadada Selim'i yakalama anı gözümde canlandı ve çok güldüm okurken.
 
 Kitap gerçek hayat hikayesi ve ebediyete göçmüş anlatılan karakterlerin bazıları.. Yürekten rahmet diliyorum. Tanır gibi oldum okurken çünkü pek çok ortak noktamız var sanki. O yüzden daha bir hüzünlendim.
 
 
  

 
 
Kitabın vurucu cümlesi ;
 
"Söz veriyorum .Nerede olursan ol, seni yeniden bulacağım. Inan birlikte yaşayacağımız günler henüz bitmedi. Aşk hiç biter mi ? "
 
 
" Sadece doğru kişiyi görürsün ve o andan sonra onsuz bir dakika daha yaşayamayacağını ve aslında onunla olmak için yaratıldığını hissedersin."
 
"İnsanlar bazı sabahlar uyandığında, gözlerini açtığı günün diğer günlerden farklı olacağını ve evrenin kendisine şimdiye kadar sunmadığı bir hediye göndereceğini hisseder . "
 
 
" Edebiyat, tarih, coğrafya gibi kültür derslerini de çok iyi bilmen hayatının ilerleyen dönemlerinde çok yararlı olacak ve bu dersler senin ufkunu aıp belli bir dünya görüşü edinmende yardımcı olacaktır . "
 
TAVSİYE EDERİM...
 

24 Ekim 2015 Cumartesi

DOKUZ GÜN & GILLY MACMILLAN

 
 
 
 
DOKUZ GÜN & GILLY MACMILLAN
 
Selam ...
 
Yabancı Yayınları imzalı gerilim türünde gayet başarılı bir kitap okudum. Elime aldım ilk gece 100 sayfa okudum 2.gece kitap bitmişti. Neden mi ? Meraklı, heyecanlı  ve yüreğim ağzımdaydı çünkü okurken . Gerim gerim gerildim inanın ki.
 
Kitabı 4 arkadaş grup olarak okuyalım diye kararlaştırdık ama onları bekleyemedim hızlı okudum çünkü öğrenmezsem delirecektim olayların sonunu :)
 
Rachel, eşinden boşanmış bir annedir ve oğlu Ben ile beraber yaşamaktadır. Eşi tekrar evlenmiştir. Rachel ise oğluna sımsıkı sarılarak zor günleri atlatmaya çalışmaktadır. Bir gün ormana yürüyüşe giderler ve oğlu Ben birden ortadan kaybolur. Ben'i aramakla geçen 9 korkunç gün.. Acaba Ben'i kim kaçırdı.
 
O mu bu mu şu mu diyerek gerilerek okudum kitabı. Benim gibi evhamlı ve panik atak bir insan olarak halim resmen fotoğraflıktı..
 
Şaşırtıcı bir son, tahmin edilemeyecek bir kurgu...Olaylar Rachel ve olayı araştıran dedektif Jim'in ağzından anlatılıyor. Yazar ustaca saklamış ve resmen çıldırdım bu kim diye . Tahmin edemediğim için daha bir sevdim kitabı.
 
Kitabın ilk başları sanki akıcı değil gibi geldi bana ama okudukça nasıl açıldı ve güzelleşti anlatamam.
 
Kesinlikle tavsiye ederim son günlerde okuduğum en iyi gerilim kitaplarındandı.
 
Teşekkürler #yabancıyayınları bizleri böylesine özenli kitaplarla buluşturduğunuz için.
 
 

BURCU B. FİLİZ & ÖLÜMSÜZ AŞK

 
 
 



BURCU B. FİLİZ & ÖLÜMSÜZ AŞK
 
 
Merhaba yağmurlu bir Ankara gününden harika bir kitap yorumu ile sizlerleyim. İçimde harika bir kitabı bitirmenin sonsuz mutluluğu var. Kesinlikle mübalağa etmiyorum .Bayıldım bu kitaba...
 
Kitap biteceği için üzülmeye başlamıştım. Çünkü karakterler çok sıcak ve sanki yakınlarla bir yerlerde idi... 
 
Yazarın yayınlanmış ikinci kitabı.. İlk kitabı farklı bir yayınevinden çıkmış idi. İkincisi #ASPENDOSYAYINEVİ imzalı. Ve böyle bir yazarı okuduğum için kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Ruhuma ve kalbime dokunuyor satırları . Aspendos Yayınevi'ne Türk yazarları için ayrıca teşekkür etmek gerekiyor..
 
Yazarın anlatımı içten ve sımsıcak . Oldukça espiritüel aynı zamanda .Kitap 528 sayfa lakin merakla akıp gidiyor . Alışılagelmiş konusuda yok farklı esintiler var adeta yüreğe dokunuyor. Özellikle sokak çocukları için yazdığı satırlarda  yazarın ne kadar duyarlı olduğunu anlıyorsunuz.
 
 
Kitabın konusuna değinecek olursak ; iki eski sevgili olan Melis ve Toprak'ın yarım kalan aşkından bahsediyor ve olayların onları nereye doğru sürüklediğinden.
Melis, bir ajan ve aynı zamanda bodyguard olarak etrafında tanınan bir kişidir. Toprak ise eski bir bodyguarddır. İkili ilişkilerini noktaladıktan sonra Yunanistan bağlantılı bir biyolojik silah yapımı soruşturmasında hayat onları karşı karşıya getirir ve inanılmaz güzel bir macera başlar.
 
Soruşturma kapsamında olan birbirinden farklı karakterler var ve hepsi birbirinden güzel anlatılmış.
 
Toprak'a sahip olmaya çalışan Taha kitaptaki en sevmediğim karakter oldu nasılda masum gözükmüştü oysaki gözüme..
 
Sergio, özlemişim seni iyi ki çıktın geldi taaaaa Brezilya'dan...
 
Afrodit sana bayıldım ben.. Niyeyse gözümde Avrupa Yakası dizisindeki Zerrin canlandı :))
 
Kara, sen ne tatlı sevimli bir insansın...
 
Adonis ,sana en başından güvendim bende ...
 
Melis ve Toprak müthiş ikili...
 
En çok kimi sevdim ben? Tabiki " yıayıa" Keşke benim anneannem olsaydın :)))) 
 
Kitaptaki 1.2.3.4. derece olayları beni resmen kitaba bağladı nasıl bir heyecan ve farklılık katmış kitaba..
 
 
Kitapta bazı edisyon hataları vardı ama umarım diğer baskılarda düzelir. Oda nazar boncuğu olsun bu güzel kitabın.
Şiddetle tavsiye ediyorum. Çok çok beğendim.


 
 
 
 
İnsanlar dostlukları ve sevgileri böyle günler için büyütürler... En üşüdüğün zamanlarda umutlarını yakmak yerine, onlara şans vermeyi denemeliydin. Bazen küçücük sandığın umutlar, seni seven ellerde öyle büyük bir ateşe dönüşür ki , en kara kışları bile bahara döndürmeyi başarırlar.
 
 
Erkekler kadınlar gibi değildir. Bizim sayısız yatağımız ama bir kalbimiz vardır. Kadınların ise , sayısız kalbi ama bir yatakları vardır . Siz aşkı yatağınızda yüceltirsiniz biz kalbimizle. Kadınlara ne kadar çirkin gelirse gelsin, gerçek budur ve bu, doğru kadının yatağını bulana kadar da böyle devam eder.
 
 
Çünkü içimde bir yerlerde, onun için biriktirilmiş pulsuz mektuplardı bu sözler.
 
 
 
 
 
 
 
 
 


13 Ekim 2015 Salı

AYASOFYA'DA GECE BULUŞMASI & NAZAN ŞARA ŞATANA





 
AYASOFYA'DA GECE BULUŞMASI & NAZAN ŞARA ŞATANA
 
 
Selam...
 
Yine ilgimi isminden dolayı çeken bir kitaptan bahsedeceğim sizlere. Tarih mezunu olmam sebebi ile çok merak etmiştim tanıtımlarından . Merakla okudum ve dedim ki sizin kitaplarınızı neden hiç okumamışım şimdiye kadar Sayın Şatana ...
 
Macera, tarih, din ve yer yer aşkın olağan üstülüğüne yer veren kitap beni büyüledi...
 
Öncelikle kitaba başlarken yazarın Fatiha okuyalım başlamadan demesi beni cezbetti. Okudum ve başladım maceraya. Kitapta yer alan Ayetel Kürsü duası ise kitaba huzur ,okuyana dinginlik veriyor. Gözlerim doldu bu satırları okurken. Maneviyatımızı kaybetmemek adına çok hoştu.(ALLAH razı olsun Sayın Yazarım )
 
Ayasofya ile ilgili bir kitap yazmak isteyen Yazar Huriye Dağıstanlı'nın yaşadığı mistik olaylar anlatılıyor. Arkadaşı Sait ile birlikte macera olsun diye 1 gece Ayasofyada kalışı ve ikisinin hissettikleri, zamansızlık alemine geçişleri...
 
Dopdolu bir kitap hangisine değinmeli hangisinden bahsetmeli...
Attila ile karşılaşması, Ayasofya'nın Latin işgaline uğrayışından, Bizans tarafından yapılışından ,İstanbul'un fethine sahne oluşuna ,ilerleyen zamanlarda Osmanlı Döneminde geçirdiği tadilatlar ve ilave bölümlerine.. Her şey öylesine ince yazılmış ki merakla okuyor insan...
 
Hristiyan Dünyası için çok önemli olan Kutsal Kase'nin Ayasofyada bulunduğunun düşünülmesi ve bir çok efsane niteliğinde anlatılar mevcut kitapta ...
 
 
 
En çok etkilendiğim kısım Fatih Sultan Mehmet ile karşılaşma anı ve İstanbul'un fethi ile şehre Osmanlı ordusunun giriş anı oldu ...Gülbahar Sultan'ın sonsuz sevgisi. Avni mahlası ile yazdığı şiirler ile sanatçı dostu Yüce Fatih...
 
Zamansızlık aleminde Sait ile gezintiye çıkan Yazar Huriye kitabını yazar ve nihayet imza gününde okurları ile buluşur ...Geçmişe ta Attila Dönemine kadar uzanan mistik yolculuğunda edindiği izlenimler ile kitabı çok anlamlı olmuştur...
Kitap içinde kitap okudum adeta...
 
Tavsiye ederim. Dilide oldukça akıcı .Anlatımı sürükleyici ...
 
 
" Şehirlerin ruhları vardır denilir. Bazıları yaşlı, bazıları genç , bazıları sabırlı, bazıları sabırsız ! Bazıları çok kibirli, bazıları çok mütevazi ! İstanbul bunların hepsiydi. Sadece çok eski bir şehir olmasına karşın çok genç bir şehir olacaktı. Onu fetheden gençti çünkü . "
 
" Zamanın kıymetlisi ne kadar değerli bir sözcüktü ,kaliteli zaman da deniliyordu bu tür durumlara ...Öyle ya  kaliteli zaman geçirmek aslolandı . "
 
" Seveni oluyordu insanın ama önemli olan sevmekti . "
 
"Kıyametler çeşitlidir. Herkesin anladığı kıyamet farklıdır. Benim kıyametimle seninki aynı mıdır? Düşün bakalım. "
 
 
 
 



 

9 Ekim 2015 Cuma

ŞEYTANIN HATIRASI & FULYA GÜMÜŞPALA TEKE

 
 
 
 
ŞEYTANIN HATIRASI & FULYA GÜMÜŞPALA TEKE

" Azrail'in en sevdiği yer umudun bittiği yerdir . "

 
 
Tanıtımlarında kapağını görüp merak ettiğim, arka kapak yazısını okuduğumda ise kesinlikle okumalıyım dediğim bir roman daha...Bir solukta okuduğum, hele ki içinde benimde yaşadığım şehirler varsa daha bir merak kesildiğim bir kitap daha...
 
Kitabı karıştırırken İskenderun kelimesini gördüm daha sonra Beykoz da işin içine girdi. Ben merakla alıcılarımı açtım ve 1 günde okudum. Oldukça akıcı idi. Aile dramlarınıda seviyorum okurken. Türk filmi tadında bir romandı.
 
İskenderun'a geçici bir görev ile giden yüzbaşı Erkin , ev sahibinin kızı olan Serap ile bir macera yaşar . Serap ona aşık olurken Erkin'in başka hesapları vardır  oysaki . Yaşanan bir sürü acı hatıra sonucunda Erkin ani bir karar ile başka bir bayan ile evlenir ve şehirden ayrılır. Serap kaybettiği aşkına mı yoksa aldatıldığına mı yanacağını bilemez. Serap ta bir süre sonra annesi ile birlikte İstanbul'a taşınır ve hayat onu tekrar Erkin ile karşılaştırır.
Serap hayatını düzene koymuşken Erkin çok mutsuzdur. Erkin'i bekleyen büyük sürpriz onun sevgiyle ilk tanışması olacaktır.
Serap'ın hayatına giren avukat Mehmet onu mutluluğa taşırken , Erkinde aşkla tanışır beklenmedik bir şekilde. Ve ve....
 
Ve sonrasında yaşananları merak ediyorsanız okumalısınız. Sürprizlerle dolu ,okurken insanın içini acıtan bir hikaye.
 
Kitabın sonunu tahmin etsemde çok üzüldüm okurken çok duygulandım. İlahi adaleti bize bir kez daha hatırlatan, Allah'ın hikmetinden sual olunmayacağını düşündüren bir kitaptı.
 
Ne kadar plan yaparsak yapalım kaderimizde ne varsa onu yaşayacağımızı, çocukluğun, anne-babanın geleceğimiz üzerinde ne denli önemli bir iz bıraktığını okudum...
 
Annesi tarafından her ne olursa olsun elleri bırakılmayan insanların hayata ne denli güçlü direndiklerini anlatmış yazarımız.

Yazarın, her bölüme başlarken yaptığı alıntıları çok sevdim okurken.
Yaşanılan sosyal çevrenin, mahalle baskısı adını verdiğimiz sosyolojik çıkmazın aileleri nasıl bir çıkmaza sürüklediğini gözler önüne seriyor yaşananlar. 
 
Erkin'e çok kızsamda  çocukluğunda yaşadıkları yüzünden ona üzüldüm ama affetmedimmmmmmm :)))
 
Serap, masumluğu ve temizliği ile Türk filmlerinde bulunabilecek bir kızdı.
 
Mehmet, çok sevdim seni ...
 
Melda sana nötrüm üzüldüm sonuna  ama yok artık dedim yaşadığın aşka..
 
Nur içinde uyu Dilara ...
 
Elleri öpülesi anne Saadet Hanım.
 
Mezarında rahat uyuma sen Bedia :((
 
Ve tatlı minikler seviyorum sizi...
 
 
 
" İnsan yaşattığı acıyı bizzat yaşamadan ölmüyormuş."
 
 
"Bir erkeğin sevdiği kadını doğum esnasında kaybetmesi ve onu kendi elleriyle toprağa vermesi kadar yoğun bir acı olamaz. "
 
" Ölmüş bile olsa başka bir kadının gölgesinde kalmak , onunla kıyaslanmak istemiyordu. Erkeğin onunla olan beraberliğinden utanç duymasını ise asla kaldıramazdı. "
 
 
" Bazen köprünün altından akan sular o kadar arındırıcı olabiliyordu ki tüm şiddetiyle çağlarken kini, nefreti hatta kırgınlıkları bile önüne katıp sürükleyebiliyor, adeta doğal bir temizleyici görevi yapıyordu. "
 
 
 
 
 
 


8 Ekim 2015 Perşembe

DOKUZ GÜN & GILLY MACMILLAN



         



Dokuz Gün
 
Yazar: Gilly Macmillan
Sayfa Sayısı: 496 sayfa
Dağıtım Tarihi: 09/10/2015
 
 
 
                        
Rachel Jenner bir an için arkasına dönmüştü. Şimdi sekiz yaşındaki oğlu Ben kayıp. Peki ama o talihsiz öğleden sonra gerçekten ne olmuştu?

Kişisel sorunları ve kendisine sırtını dönen insanlar arasında kalan Rachel bir hata yapmıştı ve artık güvenebileceği kimse kalmamıştı. Ya insanlar Rachel’ın anlattıklarına güvenebilir miydi?
Saat ilerliyor, Ben’in şansı azalıyordu.

PEKİ, SİZ KİMİN TARAFINDASINIZ?

• Amazon, Ağustos 2015 Ayın En İyi Çıkış Romanı
• Bookseller, Ağustos 2015 Ayın En İyi Romanı
• Stylist, Ağustos 2015 Ayın En İyi Romanı
• Closer, “Mutlaka Okunmalı” Seçkisi
• Elle, En İyi Ağustos Kitapları Seçkisi
• The Observer, 2015 Yazının En İyi Romanları seçkisi
• National Reading Group Day Newcomer Award, 2015 Finalisti
• The Media Eye ve Amazon, 2015’in Rising Star Romanı

“Eğer Kayıp Kız ve Uyuyana Kadar’ı sevdiyseniz, bunu okumalısınız.” - Closer

“. . . en başından itibaren yüreğiniz ağzınızda okuyacağınız bir çıkış romanı… sizi daha ilk sayfadan etkisi altına alacak ve ikna edecek, kelimenin tam anlamıyla heyecan verici bir gerilim romanı. Mutlaka okunmalı.” -Sunday Mirror

“Ne büyüleyici, etkileyici ve harika yazılmış bir roman. Dokuz Gün beni bütün gece uyutmadı ve korkudan ödümü patlattı.” - Liane Moriarty, Sırrını Derine Göm

“Ustaca yazılmış, gerilimli ve fazlasıyla etkileyici… Dokuz Gün okuyup bitirdikten sonra uzun sure unutamayacağınız türden bir roman.” - Tim Weaver, Paravan, Ölüm Patikası ve Tünel romanlarının yazarı

“Bu hızlı, duygusal ve karakterleri ustaca kaleme alınmış romanın gerilim türünün başarılı örneklerinden olan Trendeki Kız ve Kayıp Kız gibi, çoksatanlar listelerinin üst sıralarında yer alacağı kesin.” - The Media Eye
 

ERTÜRK AKŞUN & 18 SAAT

 
 
 
 
 
 
ERTÜRK AKŞUN & 18 SAAT
 
 
Heyecan ile beklediğim bir ERTÜRK AKŞUN kitabını daha bitirmenin  mutluluğunu yaşarken yeni kitap ne zaman çıkar acaba diyede beklemeye başladım :))))))))
 
Yazar'ın kalemi  ile Agafya'yı okurken tanıştım ve çok etkilenmiştim. Ardından Ateş'i okudum. Yarım Kalan dedim ... Sonra 18 SAAT geldi, hoş geldi ...
 
Yazarı sevmemin nedenlerinden biri engin tarih bilgisini konuşturması ve kitaplarını okurken kendisinin de ne kadar iyi bir okur olduğunu anlamam. Her kitap yoğun bir araştırma sonucunda yazılmış diyorsunuz okurken . Cesurca yazılan cümleler. Dişini budaktan esirgemeyen yazarlarımızdan Sayın ERTÜRK AKŞUN ...
Cinselliği tabu olarak görmeden, insanların hissedip te ifade etmeye korktuğu hislerini yürekli bir biçimde satırlara döküyor.
 
Yazar ,18 SAAT adlı kitabında birbirinden farklı  karakterleri çok güzel ve ustaca harmanlamış .
Tolga, Nadir, Özge , Berrak , Enver ve diğerleri.. Her kesimden insan yaşadıkları sosyal çevre ile birlikte analiz edilmiş ...
 
 Nadir'in mimarlık ofisinin açılışının yapılacağı gün farklı sosyal çevrede şekillenen insanlar bir araya gelir ve beklemedikleri bir olaya sahne olur o gün ofis ...İnsanların yaşadıkları korku ve merak; içlerinde sakladıkları gerçek benlerinin ortaya çıkmasına sebep olur... Yeni başlangıçlarıda beraberinde getirecek olan yaşananlar; kimisi için yeni bir hayat, kimisi içinse hayatın sonu oluyor kitapta ...
 
Geçmişte yaşanan acıların insanların karakterlerini ve hayata bakış açılarını nasıl etkilemiş olduğunu görüyoruz, Bektaş'ın Paşa Dayı'ya olan hislerini okurken...
 
İnsanların beklentileri karşılandığında nasıl sakinleştiğini okuyoruz Ganimet'in kayınvalidesi onlara mülkünü verdiğinde..
 
Aşkın uslanmaz denilen Tolga'yı yola getirdiğini okuyoruz Jale ile olan ilişkisinde ...Ve Berrak'ın da tam bu yüzden nefret ettiğini anlıyoruz Tolga'dan ...
 
 
 
 
Ben ilk görüşte aşkın varlığına inananlardanım o yüzden daha bir sevdim Enver ve Melisa ikilisini ...
 
Yazar macera, aşk ve şehvet yüklü satırlarına tarihide sığdırınca oldukça güzel bir kurgu oluşmuş.
Tavsiye ederim.. Sıradışı bir kalem okumak isteyenler için ideal...
 
 
 
 
" Neden Eylül'ü seviyoruz ki acaba ? Kime sorsan ,hangi yazara, şaire, sanatçıya, aşığa sorsan seviyordur Eylül'ü. Hüznü seviyoruz biz çünkü. Mutluluğumuzu bile ancak hüzünle ifade edebilen bir geçmişten geliyoruz. Aşkı bile acılı seviyoruz . "
 
 
" Kadının en önem verdiği şey güvendir... Seksten de, uyum ve eğlenceden de önemlidir güven duygusu ..."
 
"Erkek dediğin güçlü olmak zorunda derdin sen hep. Artık kadınlar da mı güçlü olmak zorunda dayıcığım ? "