#KURUCUNUNKIZI #AMYENGEL #YABANCIYAYINLARI #ÖNOKUMA
“Hepinizin bildiği gibi,” dedi, “gencin ismini okuyacağım,
o da öne çıkacak. Sonra zarfı açacağım ve karısı olacak kızın adını
okuyacağım.” Aşağı, bize baktı. “Lütfen isminiz okunduğunda sahneye çıkın.
Eğer bittiğinde isminiz okunmadıysa, bu sadece komitenin bu seneki oğlanların
hiçbiriyle iyi bir eşleşme yakalayamadığınıza karar verdiği anlamına geliyor.”
Bize canlı bir gülümseme verdi. “Bunda utanılacak bir şey yok,” dedi,
“elbette.” Ama seçilmemek utanç vericiydi; herkes bunu biliyordu. Kimse yüksek
sesle söylemiyordu ama kimseyle eşleşmemesi kızın suçuydu. Her zaman kızda bir
şey eksik bulunurdu, asla öbür türlü olmazdı.
Çağırılan ilk isim Luke Allen’dı. Sarışındı, burnuna saçılmış esmer şeker gibi çilleri vardı. Bayan Lattimer önünde ismi yazlı zarfı yırtıp açarken gözleri biraz büyüdü, krem kartı çıkardı. “Emily Thorne,” diye çağırdı. Arkamdan hışırtı ve heyecanlı
mırıldanmalar geldi, kafamı çevirdim. Ufak tefek,
karamel saçlı kız kendi sırasında oturan kızların dizlerini geçti.
Merdivenlerden sahneye ilerlerken birazcık tökezledi ve Luke elini almak için
aceleyle öne ilerledi. Bazı kızlar, sanki bu gördükleri en romantik hareketmiş
gibi iç çektiler ve ben gözlerimi yuvalarında, yerli yerinde durması için
zorladım. Luke ve Emily rahatsızca dikildiler, birbirlerine kaçamak bakışlar
attılar, sonra sıradaki çiftin ilan edilmesi için sahnenin kenarına
kışkışlandılar.
Kalın zarf yığınını bitirmek saatler sürmüş gibi
geldi. Ve o zaman bile oturan bir sürü kız vardı, yanımda olan da dâhildi.
Bayan Lattimer son zarfı tutarken yanaklarından gözyaşları akıyordu. Ona
sevinmesini, bu akşam eve gidebileceği ve gelin olmak dışında hayatında neleri
başarmak istediğine karar verebileceği için mutlu olmasını söylemek istedim.
Ama sözlerim soğuk bir rahatlatma olacaktı. Çünkü herkesin bu kız hakkın
hatırlayacağı tek şey, eve evlenmeden döndüğü ve günün sonunda seçilmemiş
olduğuydu.
Bayan Lattimer omzunun arkasından kocasına baktı ve
başkan ayağa kalktı, podyuma yaklaştı. Uzun bir adamdı; oğlunun boyunu nereden
aldığını görmek kolaydı. Koyu saçları zamansız şakaklardan grilerle
lekelenmişti, çenesindeki çukur güçlüydü. Soluk mavi gözleri kalabalığı inceledi,
benim üzerimde duraksadı. Omuriliğime bir titreme geldi ama bakışlarına
karşılık verdim.
“Bugün özel bir gün,” dedi. “Normalde olduğundan daha
da özel. Yıllar önce, savaştan sonra, nasıl tekrardan inşa edeceğimize dair
anlaşmazlık vardı. Nihayetinde iki taraf bir uzlaşmaya varabildi.”
Savaşı bir anlaşmazlığa, mecbur bırakılmayı uzlaşmaya
döndürmesini ilginç buldum. Bize anlattığı hikâyelerdeki kelimeleri çarpıtmada
hep uzman olmuştu.
“Hepinizin bildiği gibi, babam Alexander Lattimer en
sonunda kontrolü ele geçiren gruba liderlik etmişti. Ve Samuel Westfall ona
karşı çıkmış ancak zaman içinde, gelecek için babamın vizyonunu kabul
etmişti.”
Bu yalandı. Büyük babam asla Westfall için Lattimer’ın
vizyonunu kabul etmemişti. Demokrasiyi, insanların oy hakkının olmasını ve
hayatları hakkında söz sahibi olabilmelerini istemişti. Sürekli büyüyen, hayatta
kalmayı başaran grubu, bu şekilde tutarak ve yerleşecek bu yeri bulana dek
sürekli hareket ederek yıllarını harcamıştı. Sonra kendisi ve soyundan gelenler
için bir hanedanlık isteyen Alexander Lattimer tarafından hepsi elinden
koparılıp alınmıştı.
Kafamı kalabalıktaki babama ya da Callie’ye çevirmeye
cesaret edemedim. Bunca yılın ardından duygularını saklamakta becerikliydiler
ama ben gözlerindeki öfkeyi okuyabilirdim ve kendi gözlerimde gözükmesine izin
veremezdim.
“Ve bugün, ilk defa bir Lattimer ve Westfall arasında
bir evlilik oluyor,” dedi başkan Lattimer gülümseyerek. Bana içten göründü ve
belki de öyleydi. Ama ben ayrıca bu evliliğin onun için ne demek olduğunu da
biliyordum. Gücünü sabitlemek için başka bir yoldu ve buna çok memnundu. Babamdan
sonra başka bir Westfall olmayacaktı. Başkan Lattimer için Westfall soyunun
sona ermesi yeterli değildi; benim çocuklarımı da Lattimer’lara çevirmeliydi.
“Şimdiye dek ailelerimizden hiçbiri kız üretmekte pek
başarılı olamamıştı.” Başkan Lattimer devam etti. Kalabalıktan hafif gülüşme
sesleri geldi ama kendimi katılmaya zorlayamadım, katılmam gerektiğini bilsem
bile. Gülüşmeler kesildiğinde, Başkan Lattimer herkesin görmesi için zarfı
kaldırdı. “Başkan’ın oğlu ve Kurucu’nun kızı,” diye duyurdu.
Bir kitap dostunu daha tanıma çok güzel sevgiler.
YanıtlaSil