24 Mayıs 2016 Salı

Osmanlı Cadısı & Barış Müstecaplıoğlu




"Ödüllerle ve şöhretli işimiz yok " diye başını iki yana salladı Gül Hanım. " Bir şeyi değerli kılan nadir olmasıdır Kemal Bey. Herkes kolayca ulaşabilirse bir kıymeti kalmaz. "



Selam.
Bu gün günlerden #doğankitap.
Bahsetmek istediğim kitap ise bir hayli ses getiren Osmanlı Cadısı...

Adıyla ilgimi çeken ve okudukça beni içine hapseden bu sıra dışı kitabı beğeni ile okudum.
Yazarı ile tanışmam bu kitap ile oldu ve cümlelerin derinliği beni etkiledi. 268 sayfa ve her sayfası bir diğer sayfayı çevirmeye teşvik ediyor insanı.
Kitap geçmiş ile geleceği harmanlamış ve muazzam bir örüntü eşliğinde bizlere sunmuş ...Gözlerimin önünde ise arz-ı endam eyleyen semazenler kaldı okuyunca.

Bir yanda Osmanlı sularında sefere çıkan Haymanalı Süleyman Paşa diğer yanda İstanbul Şehir Cumhuriyeti’nin iki yüz katlı mega kulelerinden birinde yaşayan özel dedektif Kemal ...
Bir yanda Süleyman Paşa'nın İdaresindeki Şahmeran kalyonunun sulara gömüldüğü büyük bir fırtınanın ardında himaye ettiği Ayşe ve onu saklayan Mevlevi dergahı diğer yanda Dedektif Kemal'in dinmeyen ağrılarına çözüm arayışı ve Neşe'si ...
Bir yanda İstanbul Şehir Cumhuriyetinde uçan arabalarla, robotlarla ve üstün teknoloji ile birlikteyken diğer yanda Mevlevi dergahına gidip huşu içinde dinlendiriyorsunuz ruhunuzu.
Her şey Dedektif Kemal'in küme baş ağrılarına çözüm bulacağını teklif eden Gül Hanım'ın önerisi ile başlıyor. Gül Hanım ve onun açtığı sorunlar, beraberinde gelen heyecan dolu günler..
Kitap şaşırtıcı bir şekilde ilerliyor ve eksik parçalar beklemedik noktalarda birleşip bir bütün oluyor...
Beni en çok etkileyen kısım ise Ayşe'nin Osmanlı sularına geliş şekli idi...


 Bu aralar farklı bir şeyler okumak isterseniz tavsiye ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder