4 Kasım 2015 Çarşamba

Kanaviçe & Bahadır Yenişehirlioğlu

 
 
 
 
 
 
KANAVİÇE & BAHADIR YENİŞEHİRLİOĞLU
 
 
Merhaba...
 
Sizlere yeni tanıştığım hoş bir kalemden bahsetmek istiyorum. Bahadır Yenişehirlioğlu ve okuduğum ilk kitabı bu akşamki konuğum.
 
Kitabın ismi dikkatimi çekti ilk olarak. Sonra kapaktaki tehcir romanı yazısı. Tarih öğretmeni olarak mübadele dönemi ve tehcir her zaman ilgimi çekmiştir. Çok acı ve hüzün barındıran dönemlerdir. Sonra kitabı elime aldım ve KANAVİÇE yazısının dokusu beni etkiledi. Sanki tarih işlenmiş kapağa ilmek ilmek.
Okuduğumda ise yanılmadığımı anladım. Bu kitap benim gibi tarihi ve aşkın tanımını okumak isteyenlere yazılmıştı...
 
Yazarın dili oldukça akıcı ve anlaşılır. Satırları ile hissettiriyor duygu yoğunluğunu yazar. Gözlerim dolu dolu okudum bazı satırları. Bazen okuduğum cümleyi düşünmek için kapadım kitabı uzun uzun soludum...
Anne olunca daha bir üzülüyor insan içinde evlat olgusu varsa heleki.
 
Kitap, hem günümüzde hem geçmişte Kütahyada yaşanan bir olay örgüsü içinde geçiyor..
 
2013 Kütahyası ve 1915 Kütahyası....
 
1915 Ermeni tehciri sırasında evli olan Aram ve Ani ile çocukları.. Ve onları yürekten seven yardımcıları Zeynep... Dönemin siyasi ve sosyal yapısı hakkında okurken bilgi sahibi olmakla birlikte aile bağlarını okuyorsunuz.. Obsesif bir annenin çocuklar üzerindeki etkisi ve verdiği büyük yıkım :(( Ailenin akıbeti ise beni derinden üzdü..
Aşk'ın yıkıcı ve sarsıcı etkiside cabası.
 
Kütahya Mutasarrıfı Faik Ali Bey ne güzel insansın sen...
 
2013 Kütahyasında Mert  ve ailesi...Ne güzel bir aileye sahipti Mert...
 
Ve Nazlı ile gelen bahar...
 
Yazarın birlik ve beraberlik adına verdiği mesajlar yüreğini ısıtıyor insanın.. Yol gösteriyor. Keşke dünyada sizin gibi insanlardan çok olsaydı Sayın Yenişehirlioğlu...
 
Zihnimde ne güzel dizi olur dedim..Ne çok ihtiyacımız var bu mesajlara..
 
 
 
 
" Bir kelebek ömrü kadar kısa insanoğlunun hayatı , pek çok soru ve ayrıntıyla anlarını boşa geçirme. Ama kiminle olacağına da çok dikkat et.
Dibine ermediğin kuyuya da taş atma sakın. "
 
 
" Ana olmak için yavrunun rahimden mi çıkması gerekir illa ? Rahminden çıkardığını cami avlusuna bırakan analar da yok mu bu dünyada? "
 
 
 
 
Kitapta okurun düşüncesi için ayrıca bir sayfa ayrılması da çok hoş bir farkındalık katmış bende hemen yazdım...
 
Tarih ve edebiyatın iç içe geçtiği hoş bir roman.. Kuşaktan kuşağa bir ailenin hazin öyküsü..
 
Sırların ebedi olmadığına dair bir şeylerde okumak istiyorsanız tavsiyemdir..
 
Kitap'tan ;
 
1915 yılında Anadolu’da yaşanan meşum Ermeni Tehciri, yıllardır birbirinin tekrarı sözlerle, ithamlarla, inkârlarla tartışılıp duruyor. Düşmanlık üreten bu tartışmalardan kimseye bir fayda yok. Siyasetin sert kavgalarına malzeme edilen 1915 Ermeni Tehciri, aslında insani hikâyeler de barındırıyor. Milletlerin birbirini daha iyi anlayabilmeleri için bu hikâyeleri çoğaltmalı ve çözüme katkı sunmalıyız.
 
 24 Nisan geldiğinde her yıl aynı şeyleri duymak artık bıkkınlık verdi. Oysa 1915’te bu topraklarda kimsenin hafife Alamayacağı acılar yaşandı. Koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması esnasında yaşanan bütün trajediler gibi 1915 Olayları da millî hafızamızda pek çok derin izler bıraktı.
 
 Günümüzde, yaşanan bu acılar üzerinden siyasi hesaplar yapanları görmek utanç verici…
 
 
 
 
 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder